Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Sinónimo
Sobre nosotros
Herramientas
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Sobre nosotros
Recursos
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Alemán - Inglés
Historia
birbirine yakın
Significados de
"birbirine yakın"
en diccionario inglés turco : 3 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
birbirine yakın
close
adj.
2
General
birbirine yakın
context [obsolete]
adj.
Politics
3
Politics
birbirine yakın
near-peer
adj.
Significados de
"birbirine yakın"
con otros términos en diccionario inglés turco: 72 resultado(s)
Categoría
Turco
Inglés
General
1
General
birbirine yakın koyma
juxtaposition
n.
2
General
birbirine yakın bulundurma
juxtaposition
n.
3
General
birbirine yakın bulunma
juxtaposition
n.
4
General
birbirine yakın olan gözler
closely set eyes
n.
5
General
birbirine yakın olan gözler
close set eyes
n.
6
General
birbirine yakın olan gözler
narrow-set eyes
n.
7
General
yakın/birbirine kenetlenmiş aile
close-knit family
n.
8
General
brezilya'ya özgü, partnerlerin birbirine sıkıca sarılıp yakın temasta bulunduğu balo salonu dansı
lambada
n.
9
General
birbirine yakın olacak veya birbiri içine sığacak şekilde yerleştirilmiş bir grup nesne
nest
n.
10
General
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer
vicinage
n.
11
General
birbirine yakın veya paralel yerleştirilen iki küçük parmaklık
bars gemel
n.
12
General
birbirine yakın bulunmak
be in juxtaposition
v.
13
General
birbirine yakın koymak
juxtapose
v.
14
General
birbirine yakın koymak
juxtaposit
v.
15
General
birbirine yakın şekilde tutturmak
fay
v.
16
General
birbirine çok yakın dikilmiş (bitkiler)
thickset
adj.
17
General
birbirine yakın ekilmiş
thick-sown
adj.
18
General
(yarış sonunda) yarışmacıların birbirine çok yakın olduğu
blanket
adj.
19
General
birbirine yakın üç veya daha fazla kimyasal maddeye ait veya ilgili
gamma
adj.
20
General
birbirine çok yakın sıkıştırılmış partiküllerden oluşan
gross
adj.
21
General
birbirine çok yakın sıkıştırılmış damlalardan oluşan
gross
adj.
22
General
birbirine fazlasıyla yakın
overclose
adj.
23
General
birbirine çok yakın olan
close set
adj.
24
General
birbirine yakın duran
close together
adj.
25
General
birbirine yakın konumlanmış
frequent
adj.
Phrasals
26
Phrasals
birbirine yakın/bir arada/toplu halde olmak
remain together
v.
Phrases
27
Phrases
birbirine çok yakın olma
there is no daylight between (two things)
expr.
Colloquial
28
Colloquial
sonuçları birbirine çok yakın yarış, yarışma ya da seçim
close-run thing
n.
Idioms
29
Idioms
sonuçları birbirine çok yakın olan yarış/seçim
close call
n.
30
Idioms
birbirine çok yakın iki şey olmak
be different sides of the same coin
v.
31
Idioms
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak
be two sides of the same coin
v.
32
Idioms
birbirine cok yakın iki fikir
different sides of the same coin
expr.
33
Idioms
birbirine cok yakın iki fikir
two sides of the same coin
expr.
34
Idioms
birbirine cok yakın iki fikir
opposite sides of the same coin
expr.
35
Idioms
(iki şey) aralarından ışık sızmayacak kadar birbirine yakın
there is no daylight between (two things)
expr.
Technical
36
Technical
birbirine yakın olma
approximate
n.
37
Technical
(damga) kenarları boyunca birbirine yakın delikler olan
perforated
adj.
Architecture
38
Architecture
farklı dönemlere ait farklı mimari üsluplardaki binaların birbirine yakın olmasından kaynaklanan karışım etkisi
bricolage
n.
39
Architecture
farklı mimari üsluplardaki binaların birbirine yakın olmasından kaynaklanan karışım etkisinin yeni yapılarda bilerek yaratılması
bricolage
n.
Construction
40
Construction
kerestelerin birbirine yakın mesafeyle dizildiği gemi yapım tekniği
transverse framing
n.
Aeronautic
41
Aeronautic
birbirine çok yakın ikişer veya daha fazla kanat kümesine sahip uçak
tandem
n.
Medical
42
Medical
gözlerin birbirine anormal derecede yakın olması
hypotelorism
n.
Anatomy
43
Anatomy
(gözler) birbirine yakın duran
close-set
adj.
Psychology
44
Psychology
birbirine yakın kişilerde benzer sanrıların görülmesi
folie à deux
n.
45
Psychology
birbirine yakın kişilerde benzer sanrıların görülmesi
folie àdeux
n.
46
Psychology
yakın olanların birbirine ait algılandığını öne süren bir gestalt ilkesi
proximity
n.
Pathology
47
Pathology
ayaklarının birbirine çok yakın olması sebebiyle zor yürüyen
near-legged
adj.
Optics
48
Optics
iki farklı ancak ilişkili uyarıcının uzay ve/veya zamanda birbirine yakın bir şekilde gösterildiğinde gerçekte olduklarından daha farklı algılanmaları
contrast
n.
Printing
49
Printing
gravürde birbirine yakın ince paralel çizgilerle verilen gölge etkisi
tint
n.
Math
50
Math
birbirine yakın değerleri içeren aralık
band
n.
Physics
51
Physics
atom veya molekülün görünge çizgisinin birbirine yakın iki veya daha fazla bileşene ayrılması
hyperfine structure
n.
52
Physics
katot ışınlı tüpün izinde bulunan, rastgele girişim sebebiyle oluşmuş birbirine yakın yer alan belirgin süreksizlikler
grass
n.
Astronomy
53
Astronomy
birbirine yakın üç yıldızdan oluşan sistem
triple star
n.
54
Astronomy
birbirine yakın olan az sayıda galaksi grubu
group
n.
55
Astronomy
tek bir sistemin parçası olarak görülen, birbirine yakın konumlanmış yıldız grubu
multiple star
n.
56
Astronomy
teleskopla bakılınca birbirine yakın görünmesine rağmen aralarında büyük mesafe bulunan iki yıldız
optical double star
n.
57
Astronomy
birbirine kütle aktarımı gerçekleştirecek ölçüde yakın olan yıldız çifti
semidetached binary
n.
Astrology
58
Astrology
iki veya daha fazla gök cisminin birbirine yakın hale gelmesi
conjunction
n.
Zoology
59
Zoology
afrika, arabistan veya asya'ya özgü, kavrayıcı olmayan kuyrukları ve birbirine yakın burun delikleri olan bir maymun
old world monkey
n.
Botanic
60
Botanic
birbirine yakın fakat birleşik olmayan
approximate
adj.
Breeding
61
Breeding
genetik olarak birbirine yakın olmayan bitki ya da hayvanların çaprazlanması
outbreeding
n.
62
Breeding
genetik olarak birbirine yakın olmayan bitki ya da hayvanların çaprazlanması
outcrossing
n.
63
Breeding
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı
american pit bull terrier
n.
64
Breeding
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı
staffordshire terrier
n.
65
Breeding
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı
pit bull terrier
n.
66
Breeding
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı
american staffordshire terrier
n.
Linguistics
67
Linguistics
sözdizimsel olarak bağlantılı olmayan ve birbirine yakın iki kelime arasındaki gramer uyumu
attraction
n.
Geology
68
Geology
kayacı düzlem veya tabakalara bölen birbirine yakın konumlanmış çok sayıdaki paralel kırığın oluşturduğu yapı
sheeting
n.
Sport
69
Sport
bilardoda karambol yapmak için topları birbirine yakın tutma
anchor nurse
n.
70
Sport
kayak pistindeki birbirine çok yakın iki kapalı slalom kapısı
hairpin
n.
Archaic
71
Archaic
(yapılan eylemi ahlak dışı veya uygunsuz kılacak şekilde) birbirine çok yakın insanlar veya gruplar arasında meydana gelen
incesttuous
adj.
Engineering
72
Engineering
birbirine yakın nötr moleküller arasındaki zayıf çekim kuvveti
van der waals force
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of birbirine yakın
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy